İnsan, sosyal bir varlıktır. Kendini gerçekleştirmek ve yaşamı anlamlı hale getirmek için diğerlerine ihtiyaç duyar. Bu sayede insan, ilişkiler içerisinde kendisini yeniden tanımlar. Sosyal ilişkilerinin tamamı ve romantik ilişkiler de buna bağlı olarak değişiklik gösterirler.
İnsanlar, gündelik hayatta duygusal bir bağlılık, katılım ve aktif etkileşim gibi süreçleri içerisinde bulunduran yakın ilişkiler ile ilgilenirler. Kurulan yakın ilişkiler yaşamın ilerleyen dönemlerinde yakın arkadaşlık ilişkileri veya romantik ilişkiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Romantik ilişkilerin insan hayatında oldukça önemli bir yeri vardır. Öyle ki romantik ilişkiler denildiğinde genelde akla ‘bir kadın ve bir erkek arasında yaşanan, yoğun duygusal bir bağ’ tanımı gelmektedir.
Romantik ilişkilerin temelinde üç etmen bulunmaktadır. Bu etmenlerden ilki sevgidir. Romantik ilişkilerde yakınlığa ek olarak sevgi en önemli unsurlardandır. Bir diğer etmen güvendir. Güven, kişinin partnerinden kendisine bir zarar gelmeyeceğini veya partnerinin kendisi aldatmayacağını bilmesini sağlar. Üçüncü etmen ise bağlılıktır. Bağlılık kişinin partneriyle vakit geçirmesini, sosyal aktiviteler yapmasını içermektedir. Romantik ilişkilerde insanlar ufak veya büyük bazı sorunlarla karşılaşmaktadır. Romantik ilişkilerde yaşanan sorunlar hayatın diğer alanlarına da etki edebilmektedir. Günlük hayatın akışını bozacak durumlara yol açarak çeşitli zorluklara neden olabilmektedir. Yaşanan sorunlar karşısında partnerlerin verdiği tepkiler oldukça kritiktir. Bazı insanlar öfkesini ortaya çıkarır. Bazı insanlar sakince konuşup sorunun çözmeye çalışır, bazı insanlar ise yalnızca susar. Sessiz kalırlar.
İlişkilerde Sessizlik Altın Değildir…
Sessiz kalma durumu; uzak durma, kaçınma ve umursamaz davranışları içerisinde bulundurur. Sessiz muamele, romantik ilişkilerdeki güç dinamiklerinin bir parçasını oluşturur. Sessizlik, partnerlerden birinin ilişkide yok sayıldığını düşünmesine sebep olabilir. Ayrıca kendisini yabancılaştıracak ve hüsrana uğratacak ‘stratejik belirsizlik’ durumuna yöneltebilir. Bu durumdaki partner olumsuz deneyimleri nedeniyle ilişkiyi bitirme potansiyeline de sahiptir. Romantizmini canlı tutmak isteyen partnerlerin bu davranıştan kaçınmasını bekleyebileceğimiz gibi, ilişki süresi ile sessiz muamelenin kullanımı arasında negatif bir ilişki olduğunu söyleyebilmemiz mümkündür.
Yapılan araştırmalar sessiz muameleyi kullanan bir partnerin zayıf benlik saygısı, azalan ilişki bağlılığı veya güven eksikliğinden mustarip olabileceğini, ancak karşı taraftaki partnerin de bu durumdan memnun olmadığını hatta acı çektiğini kaydetmektedir. Bu durumun çözümü olarak partnerler arasındaki sağlıklı iletişim, ilişkideki çatlakları onaracak ve iyileştirecek güçtedir. Fakat bazı insanlar partnerlerini sessiz bir hoşnutsuzlukla, mesafeli ve duygusal olarak ulaşılamaz görünerek cezalandırır. Yapılan araştırmalar, bu pasif-agresif çatışma biçiminin olumsuz sonuçlara yol açtığını ortaya koymaktadır. Bu gibi durumlarda sessizlik kişilerarası yakınlığı ve güvenliği yok edecektir.
Sessizlik bazı durumlarda masum bir davranış gibi gözükse de partnerler arası ilişkide ciddi sorunlara sebep olabilmektedir. Yapılan bir araştırmada Christine E. Rittenour ve ark. (2019), “Sessiz Tedaviyi Sosyalleştirme” başlıklı bir yazıda, ailelerdeki uygulamayı inceledi. hoşnutsuzluğu iletmede sessizliğin ilişkilerde nasıl kullanıldığına dair önemli sonuçlar elde etti. Çalışmada yetişkin çocuk katılımcıların sessiz muameleleri, davranışları ve özsaygıları ile negatif olarak ilişkiliydi ve birincil ebeveynlerinden memnuniyetleri, o ebeveynin sessiz muamelesi ile negatif olarak ilişkiliydi.
Fakat sessizliğin getirdiği hoşnutsuzluk durumu her zaman kötü bir sona bağlanmayabilir. Rittenour ve ark. kişilerarası hoşnutsuzluk kaçınılmaz olsa dahi partnerler hoşnutsuzluğu “sıcak ve açık bir şekilde” tartıştıklarında ilişkilerini yine de sürdürebileceklerini ve hatta geliştirebileceklerini kaydetti.
Sağlıklı ilişkilerde tartışmaların, kavgaların olması beklenmektedir. Fakat burada kilit nokta bu tartışmaları; konunun üstünü kapatarak ve sessiz kalıp konuşmayı seçmeyerek, surat asarak, üzerinden zaman geçirip unutulmasını bekleyerek çözmek değildir. Asıl önemli olan konuşmaktır. Partnerlerin duygularını konuşması, hislerini birbirleriyle paylaşması, birbirlerini tatmin edecek sonuçlara ulaşması sorunları çözecektir.

