Hepimizin bildiği ‘zekâ’ kavramı temel olarak iki alt boyutta incelenmektedir. Klasik olarak bildiğimiz entelektüel zekânın (IQ) yanı sıra, son yıllarda duygusal zekânın (EQ) da varlığı saptanmıştır. Duygusal zekânın gelişimi yaş, cinsiyet gibi demografik değişkenlerden etkilenirken; aile, sosyal çevre gibi kişilerarası ilişkilerden de etkilenebilen bir yapıdadır. Limbik sistem denilen yapı, tüm bu duyguların kontrol merkezini oluşturur. Limbik sistem içinde yer alan amigdala, duyguların denetiminden sorumlu parçadır. Yaşadığımız olaylara gösterdiğimiz duygusal tepkilerimiz amigdala üzerinde şekillenmektedir. Peki duygularımızı kontrol etmek mümkün müdür?
İnsan hayatı olumlu ve olumsuz pek çok olayla doludur ve bunları her biri hafızada yer etmektedir. Bu olayların zamanla aşılabilmesi söz konusuyken unutulması pek de mümkün değildir. Çözüm olarak insanın hayatına katılan yeni anlamların ve deneyimlerin; olumsuz duyguların üstesinden gelme noktasında önemli yeri olduğu öne çıkmaktadır. Böylece kazandığımız yeni anlamlar sayesinde hayatımızdaki olumsuz anıların önemini yitirmesi zamanla mümkün olacaktır.
Hayatımıza yeni anlamlar katmak için kendimize hedefler belirleyip bu hedeflere ulaşabileceğimizi hatırlamak önemlidir. İnsanların pek çoğu hedeflerinin kendilerine uzak olduğu noktasında yanılgıya düşerek kötü hissedebilir. Bunun sonucunda da mücadeleyi elden bırakabilmektedirler. Çünkü hedefin uzak oluşu gittikçe artan bir mesafe anlamına gelir. Bir türlü yaklaşamayacağımızı da düşündürebilir bize. Oysa bizim hedefe uzak olduğumuz kabulü ile yola çıkarsak hedefin sabitliğini kabul ederek, bizim ona uzak olduğumuzu düşünmeye başlarız. Bu da harekete geçme noktasında güdüleyici bir etmendir.
Hedeflerimiz vardır ve sabittir; onlara ulaşmak da bizim elimizdedir. Hedeflerimize sarılmamız gerekir. Böylece kazandığımız yeni anlamlar ve deneyimler ile kendimizi memnun etmenin adımlarını atmış oluruz.
Hayatta yaşanılan her an kıymetlidir ve hepsinin bir anlamı vardır. İster güzel olsun ister kötü olsun tanık olunan pek çok olay duyguların tanınıp öğrenilmesinde ve yeniden şekillendirilip hayatın kontrolünün sağlanmasında son derece etkilidir. İyi veya kötü pek çok olaydan etkileniriz ve bu olaylardan öğreneceğimiz çok şey vardır. Hayatın dengesinin oluşturulmasında da tüm bu olayların etkisi büyüktür.
Duygularımızı kontrol etmek için bunu unutmayın!
Kimse mükemmel değildir. İnsanın hayatında ümitler ve hayaller vardır; tüm bunların gerçekleşmesinde ise özne insanın kendisidir. İnsan pek çok yetenek ile donatılmıştır. Bu yeteneklerin farkında oluşu onu bir adım önde yapmaktadır. Kimsenin mükemmel olması gerekmez, hayatta herkesin hataları, acıları, üzüntüleri vardır. Oysa önemli olan tüm bunların karşısında dimdik durarak yetenekleri keşfetmektir. Bunun devamında da kendimize yeni deneyimler katarak gelişmeyi sağlamaktır. Böylece insan, ne kadar özel olduğunu fark edecek ve kendisine lütfedilenlerin peşinden azimle gidecektir.
Yeni deneyimler ve yeni yaşantılar kazanıyor olmak duygularımızı kontrol etmek eyleminden ziyade yeni duygulara alan açmak anlamına gelir. Ancak tüm bunlara hazırlıklı olarak değişime istekli olmak olumsuz duygulara bir çözüm bulma fırsatını sunmaktadır. Değişime duyduğumuz istek sayesinde yeni deneyimlere açık hale gelebilir ve hayatımızın odağını değiştirebiliriz.
Bu güce sahibiz!